12 Aralık 2009 Cumartesi

Tuncay golle tanıştı.

Tuncay nihayet golle tanıştı.Sezon başından beri ikinci kez ilk onbirde sahaya çıkan Tuncay bu maçta golle buluştu.Ama attığı gol galibiyete yetmedi.Wigan'ın attığı ikinci gol ise İngiltere'de yılın gollerine şimdiden aday olacak cinsten bir gol oldu.


Dean Ashton'dan erken emeklilik

Erken emeklilik.

Dean Ashton henüz 26 yaşında futbola veda etmek zorunda kaldı.Bileğinden geçirdiği sakatlığı düzelmeyen genç futbolcu futbolu bırakma kararı aldı.Westham United'lı futbolcu milli takım kampında geçirdiği sakatlığından sonra bir sezon futbol oynayamamıştı.Daha sonra bu saktlığı düzelen futbolcu yine aynı bölgeden sakatlanınca doktorlar futbolcunun futbolu bırakması gerektiğini söyledi.Şimdi merak edilen konu futbolcunun federasyona dava açıp açmayacağı.Dean Ashton Norwich City'den transfer edilmişti.

LA LİGA TAHMİNLERİ


Zaragoza - A.Bilbao : 2
Barcelona - Espanyol : 1
Valencia - R. Madrid : Üst
Osasuna - Mallorca : 0-1
Valladolid - Malaga : 0-1
Santander - Xerez : 1
Getafe - Tenerife : 1
Almeria - Deportivo : 0-2
Atletico Madrid - Villarreal : 0
Sporting Gijon - Sevilla : 2

Yılmaz Vural


Yılmaz Vural kendine has tarzıyla Türk futbolunda ayrı bir yeri olan teknik adam.Kimine göre bir showmen kimine göre hakkı yenmiş bir teknikdirektör.Kim ne derse desin Türk futbolunun sempatik teknşk adamı ve cesaretli bir hocası.Kimin başı sıkışsa,hangi takımda işler ters gitmeye başlasa akla ilk gelen adam.Hızır gibi yetişen bir adam.

Almanya'da futbol eğitimini almış olan Yılmaz Vural Türkiye'de kendisine pek şans verilmemesinden yakınır durur.Büyük takımların başına geçmek gibi bir hayalin peşinde olan teknik adam.Aslında bir dönem Trabzonspor'un başına geçen ve başarılı bir dönem geçiren teknik adam burdan ayrılmak zorunda kaldı.

Yılmaz Vural'ın sürekli söylediği bir söz var yabancı hocalara tanınan şanslar bize tanınmıyor diye.Aslında bu söyleminde çokta haksız sayılmaz.Yerli hocaların en büyük sorunuda bu aslında.İşsiz kalma korkusuyla önlerine sunulan her teklifi her sözleşmeyi imzalıyorlar.Ama yabancı bir teknik adam bir sözleşme imzalarken yanlarında bir çok avukatı oluyor ve yaptırımları ağır sözleşmeler imzalıyorlar.

Yılmaz Vural kariyeri boyunca düşme potasında yer alan takımların başında yer aldı.Bir çoğu düştü belki ama yinede o takıma bir Yılmaz Vural imzası atılmış oldu.Sezon başı takım alamamak aslında Yılmaz Hoca'nın en büyük sıkıntılarından biri.Bu senede aynısı oldu ve sezonun altıncı haftası Kasımpaşa ile anlaştı.O'nun gelişi ile bir yükselme gösterdi Kasımpaşa takımı.

Kasımpaşa'nın sezon sonu nerede olacağını bilemeyiz ama şimdiden ligin dişli bir takımı oldular.Üst üste büyük takımlarla yaptıkları maçlardan puan çıkarmayı başaran Kasımpaşa bu ligde kalıcı olabilirler.

Yılmaz Vural'ın bu hafta içinde Daum ile ilgili sözleri medyamızda yer aldı.O'na dahi diyenleri topa tuttu Yılmaz Hoca.Yine bilindik kendisine has sözleriyle eleştirdi Daum nezdinde tüm yabancı hocaları.Haklı olduğu bu davasında O'nu dikkate alan varmıdır bilinmez ama futbol camiasında yerini sağlama alıyor bu sözleriyle.Belki Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldırıyor ama bu savaşı umarım bir gün yerli hocalar adına Yılmaz Hoca kazanır.

Geçenlerde söylediği bir söz ile bitirmek istiyorum bu yazımı , Telegol programında telefon konuşmasında söylediği söz gerçekleri ortaya koyuyordu.'ölülerin bile mezar taşlarına profösör yazan bir memleketiz.Ölen adamın ünvanımı olur' gibilerinden bir söz söylemişti.Sevdik bu sözünden dolayı seni Yılmaz Hoca.

Barcelona - Espanyol


İşte yine futbolun dışına çıkılmış bir maç.Futbol bazı takımlar için sadece sahada oynanan bir oyun değil.Birbirlerine karşı üstünlük kurma,birbirini ezmek için bir fırsat aslında.Bunun bir başka örneği bu akşam oynanacak olan Barcelona - Espanyol maçı.

Her ikiside Katalan bölgesinin takımları ama birbirlerini sevmeyen iki takım.Espanyolun tam adı Reial Espanyol de Barcelona.Kral tarafından verilen bu Reail ünvanı Barcelona halkı tarafından Espanyolun daha itici bir hal almasına sebeb oluyor.İspanya bayraklarının dalgalandığı tek yer olarak Espanyol bölgesidir.

Kendilerini bir Katalan olarak değilde bir İspanyol olarak görürler.İşte bu nedenlerden dolayı bu maç sadece bir futbol mücadelesi değildir.Aynı şehrin takımları olması dolayısıyla bir derbi mücadelesi olmasının dışında siyasi bir durumda söz konusudur.

Ama birde futbolun gerçekleri var.Her ne kadar Espanyol İspanyo futbolunun altıncı büyük takımı olarak gösterilsede son zamanlarda bu büyüklükten eser kalmamıştır.Birde Barca gerçeği var.Son iki sezondur oynadığı futbolla başak diyarların insanları gibi görünen Barcalı futbolcular için çok zor olacak bir maç değil gibi.Futbolcular için bu maç sadece bir futbol maçı olarak görünür mü bilemeyiz ama zaten Barcalılar sahada canları ne isterse onu yapıyorlar,ne zaman gol atmak isterlerse o zaman gol yapıyorlar,Rakipleri karşısında ezici bir pas yüzdesi sağlıyorlar.Bu durumlarda göz önüne alındığında bu maç biz izleyenler olarak güzel ve bol gollü bir maç olacağa benziyor.

Antalyaspor: 2 Galatasaray: 3



Dün akşam çok enteresan bir maç oynandı.Galatasaray defansının akıl almaz ofsaty taktikleri , Antalyaspor'un bir anda 2-0 öne geçmesi , direkten dönen toplar derken baya ilginç bir maç oldu.

Galatasaray sezon başında oynadığı futbolu bir türlü oynayamıyor.Defans bölgesinde Servet'in yanına ona ayak uydurabilecek bir oyuncu bulamamanın sıkıntısı çekiliyor gibi.Gökhan'ın transferiyle bu sorun belki çözülebilirdi ama unutmamak lazım ki müzmin sakat Gökhan bir hafta varsa üç hafta yoktu.Malum yine sakatlandı ve uzun süre yok.Defans bölgesinden topu orta alana ve hücuma düzgün pas trafigi ile aktarabilen bir oyuncusu yok Galatasaray'ın.Buda Rijkaard'ın belkide en çok kafa yordugu ve taktiğini buna göre bellirlediği bir durum.

Dün akşam yenilen iki goldede defansın acemice hataları vardı.Bu hatalara birde kaleci hataları eklenince durum vahim bir hal aldı.Bir takımın bu şekilde ofsayt taktiği yapması gerçekten ilginç.Eğer bu taktik 90 yıllarda ve daha öncesinde yapılsa anlaşılabilir ama artık böyle bir ofsaty taktiği yok.

Kaleci demişken Leo Franco'ya bir değinmek lazım.İspanya'da oynamış deneyimli bir kaleci denilebilir ama görüldü ki Galatasary kalesi için bu adam yeterli değil.Yediği bir çok golde çok acemice hataları var.Yer tutmada bazı sorunları var gibi.Galatasaray geçen seneye göre fazla gol yemiş.Bunda elbet defans sorunlarının payı büyük ama kaleciyi de atlamamak lazım.

Antalyaspor için dramatik bir gece oldu.Aslında onlar bu flimi geçen sene başında yine kendi sahalarında görmüşlerdi.İki farklı öne geçip Beşiktaş'a maçı vermişlerdi.Yine aynı senaryo ile karşılaştılar.Kaçırdıkları goller pahalıya patladı kendilerine.Şifo Hoca'nın bunda yapacağı pek birşey yok aslında.Kısıtlı imkanlar ve kısıtlı kadrosuyla bu ligde güzel şeyler yapmayı becerdiler iki sezondur.Yine büyük bir ihtimalle bu ligde kalacaklar ama artık bu kadronun daha iyi oyunculardan kurulması lazım.Futbolcu eskisi Necati , Veysel gibi golcüler yerine daha atletik ve genç oyuncular kadroda olmalı.

Gelelim Antalya belediye başkanına.Kendi şehrinin takımının gollerinde bu kadar ateşli bir şekilde alkış tufanı yapmayan başkan şehrine rakip olmuş bir takımın golünde çoşuveriyor.İçinde ki aslan sana böyle yap demiş olabilir ama sana oy veren seni o makama oturtan insanları üzmemeniz gerekirdi.

Belediye başkanı içinde acaba Antalyalı taraftarla beste yaparmı mesela; başkan olsana başkan olsana Galatasaray'a başkan olsana gibi....

11 Aralık 2009 Cuma

Lehmann'dan çiş molası

Lehamann'ın o esnada kale direklerine asılı olan notu;

'WCdeyim birazdan geleceğim'




Ellerini yıkamadan oldumu bu şimdi Lehmann.Suya sabuna dokunmadan oldumu bu şimdi Lehamann.


Tv'de futbol keyfi(11-14 Aralık)



11 Aralık Cuma
18:00 TP Mazembe-Pohang Steelers / NTV Spor (FİFA Kulüpler Dünya Kupası)
20:00 Antalyaspor-Galatasaray / Lig TV
21:30 Hertha Berlin-Leverkusen / TRT 3

12 Aralık Cumartesi
13:30 Boluspor-Karabükspor / D Spor
14:45 Motherwell-Celtic / Futbol Smart
14:45 Stoke City-Wigan / Spormax
17:00 Chelsea-Everton / Spormax
17:00 Rangers-St.Johnstone / Futbol Smart
19:30 Manchester United-Aston Villa / Spormax
19:30 Werder Bremen-Schalke 04 / TRT 3
20:00 Marseille-Boulogne / Kanal A
20:00 Fenerbahçe-Ankaragücü / Lig TV
20:45 Heerenveen-Feyenoord / Euro Futbol
21:00 Barcelona-Espanyol Barcelona / NTV-NTV Spor
21:45 PSV-AZ Alkmaar / Futbol Smart
21:45 Bari-Juventus / NTV Spor ?
22:00 Lorient-Auxerre / Kanal A
23:00 Valencia-Real Madrid / NTV

13 Aralık Pazar
13:30 Kocaelispor-Mersin İ.Y / D Spor
13:30 İstanbul BB-Kayserispor / Lig TV
15:15 Middlesbrough-Cardiff / Futbol Smart
16:00 Atalanta-İnter veya Milan-Palermo / NTV Spor
16:00 Denizlispor-Trabzonspor / Lig TV
18:00 Liverpool-Arsenal / Spormax & Lider TV
18:00 PSG-Saint Etienne / Kanal A
18:30 Wolfsburg-Dortmund / TRT 3
20:00 Manisaspor-Beşiktaş / Lig TV
20:00 Atlético Madrid-Villareal / NTV ?
21:45 Sampdoria-Roma / NTV Spor
22:00 Lyon-Bordeaux / Kanal A

14 Aralık Pazartesi
20:00 Adanaspor-Orduspor / D Spor
21:45 W.B.Albion-QPR / Futbol Smart

Real Madrid Yıldızlarını Kaybedecek Mi?


Van der Vaart, Van Nistelrooy, Metzelder

ve Gago Real Madrid'den Ayrılmak İstiyor...


Real yıldızlarını kaybedebilir... Real Madrid'in ünlü yıldızları yeterli süreleri alamadıkları için ara transfer döneminde kulüpten ayrılmak istiyor. 2010 Dünya Kupasının bu isteklerinde etkili olduğu düşünülen yıldızlar; kupaya hazır olabilmek için oynayabilecekleri kulüplere gitmek için bastıracaklar.

10 Aralık 2009 Perşembe

Ünlü futbolcuların çocukluk halleri

Cannovaro





Buffon

Michael Owen

Michael Owen İngilizlerin altın çocuguydu bir zamanlar.Kendisi İngilizlerin futbola sunduğu bir değerdi.Real Madrid ile zirve yapan kariyeri daha sonra hızlı bir düşüse geçti.





Liverpool kariyeri çok parlaktı.Milli takımında değişilmez oyuncusuydu.Ardından bu başarıları sayesinde yolu İspanya'ya düştü.İspanya macerası aslında çok başarısız geçti.Kadroya girmekte zorlanan Owen için birde sakatlıklar eklenince İspanya kariyerinin bitmesine neden oldu.Daha sonra kendini toparlaması çok uzun sürdü.




Madrid macerasından sonra tekrar İngiltere yolunu tutan İngilizlerin altın çocugu burada Newcastle ile kariyerini kurtarma peşine düştü.Ama buradaki kariyerinde de sorunlardan kurtulamayan Owen için artık zirve uzak gibiydi.Milli takımda yoktu.Oynadığı takım alt sıralardan kurtulamıyordu.O gol krallıkları yaşamış altın çocuk artık unutulmaya yüz tutmuştu.Artık eski Owen olmayacaktı belkide.Ligde gol krallığı bir yana artık takımını ligde tutması lazımdı.

Ama beklenen son olmuştu Owen'nın kariyeri gibi Newcastle'ın düşüsüde hızlı oldu.

Ama nede olsa Owen bir zamanlar kadrolarına katmak için yarışılan bir adamdı.Bir yerden tekrar bşlayabilirdi.Belki eski günlerde ki gibi olmayabilirdi ama artık futbol oynamak ve gollerine tekrar dönmek istiyordu.

O'nun bu haykırışlarına bir cevap geldi.Sır Ferguson Owen için son çareydi.Hem kariyeri tekrardan büyük bir takımda devam edecekti hem kendisine güvenen ve O'na takımın kapılarını açan bir hocası vardı.

Sır Ferguson belkide bir kumar oynamıştı.Owen bitmek üzere olan kariyerini kurtarmaya çalışan bir futbolcu ama Manchester hedefleri olan ve kadro zenginliği olan bir kuluptü.Owen'nın bu kadroya ne vereceği tartışıldı durdu İngiltere'de.

Lig başlamasıyla aslında beklenen oldu ve Owen yine sahaya ilk onbirde çıkamıyordu.Çoğu zaman son yarım saat veya daha geç oyuna giriyordu.
Owen bu takımın belkide en kariyerli futbolcuların başında geliyor.Owen oynanan son şampiyonlar liginde alışılmış hat-tricklerinden birini daha yaptı ve takımına 3 puanı getiren futbolcu oldu.

Owen belki daha uzun yıllar sahalarda olacak ama birde müzmin sakatlıklarından kurtulabilirse.

Sinan Bolat'tan harika gol

Sinan Bolat'tan muhteşem bir gol.Bu golle Avrupa ligine kalan Standart Liege Sinan'a ne kadar dua etse azdır.



Şampiyonlar ligine bakış



Şampiyonlar liginde grup son maçları oynandı.Gruplarda ilk iki sırayı alan takımlar bir üst tura çıkarken üçncü olanlar ise yollarına Avrupa liginde devam edecekler.

Bu sene şampiyonlar liginde iddalı olan bazı takımlar gruptan çıkamadılar.Bu duruma en önemli örnek Liverpool'dur hiç süphesiz.Kendi liginde ve şampiyonlar liginde başarısız bir sezon geçiren İngiliz ekibi bu seneyi şimdiden kayıp bir yıl olarak görebilir.

Bir diğer süpriz sayılabilecek elenme ise İtalyan devi Juventus yaşadı.İtalyan ekibi son maçlara kadar aslında gruptan çıkabilecek konumdaydı.Şike iddasından sonra katıldıkları şampiyonlar ligi macerasından yine başarısız bir sonuçla ayrılmış oldu Juventus.

Marsilya'nın durumu ise daha farklı.Aslında pek iddalı olmadıkları bu devler liginde yinede kadrolarının güçlü olmasıyla belki bir üst grubu zorlayabilirlerdi.Fakat grubunda Milan ve Madrid gibi iki güçlü ekip olunca Marsilya'da elendi ve yoluna Avrupa liginde devam edecek takımlardan oldu.

Ülkemizi temsil eden Beşiktaş'a gelince.Valla bir Manchester zaferi yaşatmaktan başka akıllarda iz bırakacak ne bir futbol oynadı nede devler liginde kendine bir yer bulamadı.Belki son maçta Avrupa ligi biletini alabilirdi ama bunuda başaramadı.Kendi sahasında rakiplerine 3'er 3'er puan dağıtan Beşiktaş aldığı 4 puanıda deplasmanda alarak bu yıl şampiyonlar liginde farklı bir istatiğe imza atmış oldu.

İnter ve Barcelona'nın bulunduğu F grubunda son maçlara kadar kimin tur atlayacağı belli değildi.Ama son maçlarında her iki takımda kazanınca turu geçmiş oldular.
Barcelona bu yılda bu kupanın en büyük adayı olduğunu bu grup maçlarında bir kez daha gösterdi.Hele son Kiev maçında bir ara topa sahip olma yüzdesi %71'e %29 olmuştu ki bu istatik bile Barca'nın rakibini nasıl ezdiğini göstergesi.Messi'nin golü ise bu oyuna yakışır oldu.Bu dünyanın insanı olmadığını gösterdi Messi bize.

Şampiyonlar liginde ikinci tur kuraları 18 Aralık Cuma günü çekilecek.Bakalım ilerleyen turlarda bizleri ne gibi mücadeleler bekliyor.

9 Aralık 2009 Çarşamba

Günün Fotoları 2

uçan villa :)


sonunu düşünen kahraman olamaz

Van Gaal zor durumda


kafa karıştırıcı bir taktik

Dünya Kupası ve Teknik Adamların Ücretleri


Teknik adamların aldığı ücretler bazen tartışma konusu olmuştur.Hele bu kişiler milli takım sorumlularıysa daha bir ateşli  tartışmalar olur.Tıpkı ülkemizde olduğu gibi.Fatih Terim'in maaşı meclis gündemine bile girmişti.Tartışmaya meclis bile karıştıysa durum gerçekten ilginç bir halde demek ki.

Ülkelerini 2010 dünya kupasına götüren ve orda mücadele edecek teknik adamların maaşlarına ve aldıkları ücretlere baktığımızda ise uçuk ücretlerin yanı sıra çok cüzi ücretler alan teknik adamlar var.Milli takım hocaları herzaman tartışılır.Hazır oyunculardan bir en iyi onbir çıkarırlar , zaten ülkenin en iyilerinin seçildiği bu takımlarda hocalık yapmak çok zor olmasa gerek aslında.Senede bir kaç maç , maçlardan önce bir kaç taktik idmanı yaptırıp dünyanın parasını alırlar.

Avrupa kıtasından turnuvaya katılacak takımlar içerisinden İngiltere Milli Takımı'nın hocası Capello en yüksek ücreti alan teknik adam olarak bu dünya kupasının en pahalı hocası ola ünvanını alıyor.Yıllık yaklaşık  10 milyon euro kazanan İtalyan teknik adam bu rakamla turnuvada mücadele edecek bir çok teknik adamın yıllık kazancını katlamış durumda.

işte turnuvada mücadele edecek olan takımların teknik adamlarının aldığı ücretler ;

- Fabio Capello (İngiltere): 9.900.000 
- Marcelo Lippi (İtalya): 4.100.000 
- Javier Aguirre (Meksika): 4.000.000 
- Joachim Löw (Almanya): 2.300.000 
- Bert van Marwijk (Hollanda): 2.700.000 
- Ottmar Hitzfeld (İsviçre): 2.600.000 
- Vicente del Bosque (İspanya): 2.200.000 
- Carlos Queiroz (Portekiz): 2.000.000 
- Pim Verbeek (Avustralya): 1.820.000 
- Carlos Parreira (Güney Afrika): 1.800.000 
- Dunga (Brezilya): 1.250.000 
- Diego Maradona (Arjantin): 1.200.000 
- Takeshi Okada (Japonya): 1.200.000 
- Ricki Herbert (Yeni Zelanda): 1.200.000 
- Otto Rehhagel (Yunanistan): 1.150.000 
- Paul Le Guen (Kamerun): 960,000 
- Marcelo Bielsa (Şili): 850.000 
- Vahdi Halilhodziç (Fildişi Sahilleri): 740,000 
- R. Domenech (Fransa): 720,000 
- Moo Jung Hun (Güney Kore): 600.000 
- Morten Olsen (Danimarka): 570,000 
- Milovan Rajevac (Gana): 540.000 
- Bob Bradley (ABD): 400.000 
- Radomir Antic (Sırbistan): 447.000 
- Matjaz Kek (Slovenya): 360.000 
- Gerardo Martino (Paraguay): 360.000 
- Rabah Saadane (Cezayir): 360.000
- Reinaldo Rueda (Honduras): 350.000 
- Vladimir Weiss (Slovakya): 312,000 
- Oscar Washington Tabarez (Uruguay): 300.000 
- Kim Jong Hun (Kuzey Kore): 250.000 
- Shaibu Amodu (Nijerya): 180.000

Aslında şu ücretlere bakıldığında Avrupalı teknik adamlar ve diğer teknik adamlar diye ayırmak lazım.En yüksek ücreti alan Capello Nijerya takımının hocasını kat ve kat geçmekte.Olası bir Nijerya İngiltere karşılaşmasında şimdiden gazete manşetleri hazırdır galiba.

NOT:teknik adamların aldığı ücretler Ole gazetesinden alınmıştır.

8 Aralık 2009 Salı

Forma yırtan futbolcular


Nereden nereye...

Sene 1981/1982 futbol sezonu.Fenerbahçe'ye Bursaspordan transfer olan Bahtiyar Yılmaz nam-ı diğer Deli Bahtiyar bir maç sonrası formasını yırtmıştı.Tıpki hafta sonu oynanan Galatasaray- İ.B.Belediyespor maçında hakem kararlarına kızan Mustafa Sarp gibi.

Deli Bahtiyar futboluyla ne kadar akılda kalındı bilinmez ama yıllar sonra tekrar akıllara geldi.

Fotolarda da görüldüğü gibi forma yırtma şekilleri bile aynı.

Yırtılmayan forma istiyoruzzzzzzzzz !!!!

FİFA yılın futbolcusu

Fifa geleneksel yılın futbolcu adaylarını 5 futbolcuya indirdi.Çekişmeli geçmesei beklenen bu seneki 5 futbolcu şöyle ; Messi , Xavi , İniesta (Barcelona) Kaka ve C.Ronaldo (Real Madrid).

Bu sene ki kapışma el classico tadında bir kapışma olacak.Bir tarafta 3 Barcalı diğer tarafta 2 Madridli.Adaylardan Messi geçen günlerde France Footboll tarafından yılın en iyisi olarak ödüllendirilmişti.Bu yıl ki Fifa yılın futbolcusu ödülünün en büyük adayı.

Bu ödüllerde Barca ne kadar gurur duysa azdır.Alt yapısından çıkardığı 3 futbolcusu yılın futbolcusu ödülüne aday.Futbolda alt yapının önemini bir kez daha ortaya koyan bir durum.

Yılın en kötüsü Kezman

Yılın en kötüsü Kezman.

France Footboll dergisi her yıl en iyileri ödüllendirirken  yılın kötülerini de unutmuyor.Bu yıl ki en kötü Kezman seçilmiş.Kariyeri Hollanda macerasıyla tavan yapan Kezman İngiltere macerasında silik kalmıştı şöhretler arasında.Daha sonra Türkiye macerası ve Fenerbahçe.Türkiye'de oynadığı futbollada pek beğenilmedi.Akıllarda tek kalan Beşiktaş'a İnönü'de attığı golden sonra yağtığı sus işareti.

Fransızlarda pek beğenmemiş olacak ki bu anlamlı ödülü kendisine layık görmüş.Ne diyelim başarılarının devamını diliyoruz Kezman.

6 Aralık 2009 Pazar

Süper Lig Ne Kadar Süper


Lig isimleri o ülkenin futbolunun bazen tam karşılığını vermeyebiliyor.İsmi süper lig yada premier lig olunca gerçekten o ligde oynanan futbol çok müthiş bir futbol mu oluyor?

Lig isimleri süper lig yada preier lig olan liglerin bazılarının futbol değeri bir başka ülkenin alt liglerinden daha kötü olabiliyor.Mesela lig isimleri süper lig yada preier lig olan bazı ligler şunlar ;

Çin Super League 
Irak Super League 
Kazakistan Super League 
Malezya Super League 
Güney Avustralya Super League 
Super League Yunanistan 
Super League Belize 
İsviçre Super League 
Turkiye Super League 
Malawi TNM Super League

bu yukarıda ki liglerin acaba hangileri gerçekten süper sıfatını hak eden ligler mi?Belki bu liglerin içerisinden Yunanistan ve bizi çıkarabiliriz.Ama yinede süper lig sıfatını hak ettiklerini söyleyemeyiz.

Örneğin bu liglerin maçları , istatikleri ,futbolcuları , takımları diğer ülke futbol severleri tarafından takip edilir.Yada bu liglerin maçlarını yayınlamak için önde gelen futbol ülkele televizyonları birbiri ile yarışır , gazeteleri manşetlerine bu ülkenin önde gelen maçlarını manşetlerine taşır.

Ülke futbollarının çirkinliklerini diğer ülke futbollarıyla aralarında ki uçurumu böyle sıfatlarla kapatmak yerine acaba daha fazla futbola yatırım yapmak , yeni futbol yıldızları yetiştirmekte kullanmazlar.Mesela bir ülke liginin adının süper olması yerine futbolcularının , alt yapılarının süper olması tercih edilmez.


Ülkemiz içinde bu saydıklarımız harfi harfine geçerli.Ülkemizin  "övünç kaynağı" derbilerimiz neden bir başka ülkede yayınlanmaz.Neden bu ligin maçları bir ülkede pazarlanamaz.Lafa gelince Türki Cumhuriyetler deriz ama neden oralarda bir F.Bahçe-Galatasaray , Beşiktaş-F.Bahçe derbileri yayınlanamaz.Madem süper bir ligimiz var bunla övünüyoruz neden bunu pazarlayamıyoruz.

Türki Cumhuriyetler yada komşu ülkelerimizde en azından törkiş el klasico yayınlanmalı.Yayınlanmalı ki bu ülke futbolu dünyada tanıtılmalı.

Carlos Alberto Parreira

Carlos Alberto Parreira , Fransa'nın Dünya kupasında olmaması gerektiğini , bu durumun futbol için bir ayıp olduğunu söylemiş.Perreira birde eklemiş ; ileride kullanılacak teknolijilerle bu durumlar olmayacak demiş.Perraira gibi tüm futbol severler aynı şeyi söylüyor.

Fransa'nın Dünya kupası performansı ne olacak büyük bir merakla beklemekteyiz.Ama hali içler acısı olan G.Afrika'nın ev sahibi olmanın avantajıyla neler yapacağını merak ediyoruz.Belki hakemlerin gözlerinden kaçacak tüm hatalar ev sahibinin işine yaracak cinsten olur.Sonra Perraira'dan yeni demeçler alırız.

Kayserispor : 3 Bursaspor : 0

Turkcell Süper Liginin yeni lideri Kayserispor.

Yıllardır klişe bir laf olarak Anadolu'dan bir şampiyon çıkacak mı lafı söylenir durur.Son iki senedir şampiyonluğa yaklaşan Sivasspor'un başarılarının ardından yeni bir Anadolu fırtınasıda bu sene göreceğiz herhalde.Kayserispor aslında ligin göze hoş gelen futbol oynayan ekiplerinden değil.Geçen senelerde gol yemiyor ama atamıyorlardı ama bu sene gol atmayada başladılar.Makukula ilaç gibi geldi Kayseri'ye.Aslında basketbolcuyu yada ağır sıklet boksörünü andıran fiziki yapısıyla pek hızlı olmayan bir forvet oyuncusu Makukula.Bugün attığı 2 golle ligde gol krallığında 12 gole ulaştı.

Kayseri ve Bursa'nın maçı gerçekten zevkli bir mücadele oldu.Maç başlamadan önce tahminlerde Bursa bir adımda olsa önde gözüküyordu.Bursasporun Ertuğrul Sağlam ile başlayan sağlam futbolu Kayseri'de tutmadı.

Kayseri şehir olarak büyük bir şehir.Taraftar bakımından ise pek bir büyüklüğü yok.Kendi sahasında oynadığı çoğu maçta tribünler boş.Kadir Has Stadı ülkemizin en güzel stadı olmakla birlikte dolmayan statlarından birisi.Maçın önemini kavrayan Kayseri yönetimi maçtan önce maç biletlerini 1 ve 2 lira olarak bellirlemekle doğru bir iş yaptı.

Şampiyon olmak yada bu yolda sonuna kadar savaşmak istiyorsan ayakların yere sağlam basacak.Arkanda takımı itecek bir güç olacak.Kayserispor'un bu konuda önemli bir eksiği var.Taraftarı bir nedenle takımına küsmüş durumda ve maçlara pek rağbet yok.Ama bugün ki maçtan sonra bu tam tersi yönde olacaktır.Çünkü şehir olarak bütünleşince bu yolda çok zorlanmazlar.Hedef olarak bellirlenen neyse ulaşmak daha kolay olacaktır.

Makukula'dan bahsetmek gerekirse ; daha öncede yazmıştık Makukula kariyerinde bir takımda uzun zaman kalamamış.Pekte başarılı geçen bir futbol kariyeri yok aslında.Ama bu yıl Makukula'nın yılı olacak herhalde.Belki bu performansı devam ederse Haziran 2010 'da kendisini Portekiz formasıyla Afrika'da görebiliriz.

Tebrikler Kayserispor...

Carlos Tevez


Carlos Tevez şaşırtmaya devam ediyor.Bundan bir kaç hafta önce futbola doyduğunu ve futbolu bırakabileceğini söylemişti.Ama o günden sonra ne olduysa Tevez futbola daha bir sıkı asılmaya başladı.Dün oynanan Chelsea maçında golünü atmayı başardı.Belki formsuz olduğu o dönemlerde yaptığı açıklamayla kendi kendini mi tedavi etti bilinmez ama Adriano gibi kaçıp memleketine gitmekten vazgeçmiş görünüyor.

2009 Dünya Kulüpler Kupası Şampiyonası


2009 yılının son futbol organizasyonu Birleşik Arap Emirlikleri'nde yapılacak olan Dünya Kulupler Şampiyonası.Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonu olarak Barcelona , G.Amerika Libertadores şampiyonu olarak Estudiantes gibi takımların katılacağı bu büyük organizasyon 9-19 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek.Turnuvaya katılacak diğer takımlar ise şöyle ; Afrika'dan TP Mazembe Englebert , Asya kıtasından  Al Ahli FC ve  Pohang Steelers FC , Okyanusya kıtasından   Auckland City FC , Amerika kıtasından North and Central America takımları.

AS Roma-SS Lazio

Haftanın maçı.

Futbolun sadece futbol olmadığına kanıt bir maç daha.Roma-Lazio derbisi.Bu akşam 21:45 te başlayacak bu maç zevkli ve çekişmeli geçmeye aday bir maç.

Futbola siyaset karışında ortam daha bir ateşli oluyor.Roma-Lazio derbileride bu yönüyle İtalya'nın önemli derbilerinden biri.Sağ ve sol görüşlülerin derbisi olarak adlandırılan bu derbi çoğu zaman taraftarların aşırı söylem ve tavırlarına sahne oluyor.

Her derbi öncesi söylenen klasik bir laf vardır ; derbinin sonucu önceden bilinmez diye.Bilinmemesi zaten bu maçları önemli kılan bir yön aslında.Bu iki düşman takımın maçıda böyle olacak.

Hafta içinde Avrupa liginde aldığı galibiyetle morallenen Roma ve haftalardır galibiyete hasret olan ve Avrupa liginden moralsiz dönen Lazio.Aslında her iki takımında İtalya liginde çok fazla bir ağırlığı ve üstün başarıları yok.Roma'nın 2 Lazio'nun 1 şampiyonluğu var ama bu maç her iki takım ve onların taraftarları için nice şampiyonluklara bedel bir maç.

Eskişehir : 2 F.Bahçe : 1

Lige fırtına gibi başlayan Fenerbahçe son 3 maçını kaybetti.Dün oynanan Eskişehir maçında dahil olmak üzere son 3 maçta kalesinde 8 gol gören Fenerbahçe yanlızca 1 gol atabildi.Bu golüde bir defans oyuncusu olan Lugano attı.Fenerbahçe'de işler hiç iyi gitmiyor.Takım içerisinde bozuk bir düzen olduğu ortada.Disiplinli bir hoca olduğu söylenen Daum'un takım içerisinde bazı oyuncuların vurdum duymaz tavırlarını görmezden gelmesi enteresan.

Son 3 yılda 3 hoca ile çalışan Fenerbahçe bu konuda bir istikrar yakalayamadı.Zico ile başlayan serüven Aragones ve Daum ile devam ediyor.Aslına bakılırsa bu üç hoca farklı tiplerde farklı karakterlerde hocalar.Her birinin oyun anlayışı,futbola bakışı birbirinden farklı.Zico Samandıra'da futbolculara fazlaca özgürlük verdiği için eleştirilmişti.Futbolcu üzerinde otorite kuramadığı söylenir dururdu.Daha sonra son Avrupa şampiyonu takımın hocası ile anlaşıldı.Bu seferde fazla sert ve disiplini futbolcu üzerinde ters etki yapan bir hoca denildi bir de üstüne yaşlı olması iyice eleştirileri arttırdı.Sezon başında verilen üç sene üst üste şampiyonluk sözü kulup yönetiminin elini biraz fazlaca bağladı.Bunun için ligi yerli hocalardan bile daha iyi tanıyan Alman hoca Daum getirildi.Aslında Daum kovulduğu bir takıma tekrar dönüş yaptı.

Sezon başında oynadığı oyunla aldığı sonuçlar birbirine tezat bir durumdu Fenerbahçe'nin.Takımların Kadıköy'de kapanması , hücumu düşünmektense Fenerbahçe'ye karşı katı bir defans anlayışında olması Fenerbahçe'yi biraz daha üstün oynuyor gibi gösterdi.

Orta alanda Alex varken farklı oynayan yada Alex'siz farklı oynayan bir takım var karşımızda.Fenerbahçe'nin üstüne gitmeyi cesaret eden her takımın çok zorlanmayacağı son oynanan maçlarda görüldü.Fenerbahçe defans olarak ayrı bir sıkıntı.Ağır olan iki göbek adamı var.Lugano-Bilica ikilisi Fenerbahçe'nin defansını garantiye alan adamlar değil.Kaleci Volkan'ın iyi bir kaleci mi yoksa vasat bir kaleci mi olduğu hala tartışılıyor.

Bunca kargaşanın olduğu bir ortamda Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım dün akşam kulupler birliği başlanlığından istifa ettiğini söyledi.Hemde hem federasyona hem hakem kurullarına tehtid eder gibi konuşarak.Aziz Yıldırım'ın yine gündem değiştirme senaryolarından biri olarak algılandı bu istifa söylemi.Hakemlere , federasyona güvendiklerini kazandıkları maçlardan sonra söyleyen başkan nedense takımının oynadığı kötü futbolu kamufle edercesine ortaya bir bomba bıraktı.

Millet şimdi bu istifa haberiyle uğraşırken gündem değişecek ve takım sanki düzelecek gibi düşündü herhalde sayın başkan.Ama hakem hataları kendilerine yarar sağladığı zaman ortalarda olmayanlar şimdi ortalıkta dolaşmaya ve tepki vermeye başladı.

Galatasaray maçında ilk gol ofsayt,Manisa maçında rakibe verilmeyen penaltı pozisyonlarında da keşke sayın başka ve sayın Fenerli yazarlar olsaydı keşke.Şimdi yaptıkları söylemlerin bir tutar tarafı olurdu.

Bir atasözüyle bitirelim bu yazımımı ; erken öten horozun başı kesilir.Sekizde sekiz yapmakla şampiyon olunmuyor malesef.